28 Mayıs 2008

“Carioca’ların Şehri” Rio de janeiro

Çocukken En sevdiğim çizgi romanlardan biri “Mister No” idi. Huysuz bir Amerikalı pilotun Amazonlar yakında özellikle Manaus civarında geçen maceralarını anlatırdı. Benim için Brezilya öncelikle bu romanda gördüklerim yani yerliler, nehirler, ormanlar, hayvanlar, beyaz ve siyah insanlardı. Daha ilerleyen yaşlarda Brezilya’lı Futbolcular, Dünya Kupası ve Karnaval Brezilya resmini tamamladı. Perküsyona merak sardığımda Afrika ve Latin ritimleri farkı ve Latin Müziği ile resim daha gelişti. 1990’lardan sonra iş hayatında iken Brezilya ekonomisi de hali ile devamlı Türkiye ile karşılaştırıldığından buraya gitmek için çok istekliydim. Velhasıl dünyanın bu 5. büyük ülkesini ve onun bir zamanlar Başkenti olan efsanevi şehri Rio’yu bir Turkcell TSAG-Hey travel organizasyonu ile gezmek kısmet oldu.
Rio insanı ilk etapta büyüleyen bir şehir değil ama kaldıkça rahat havasını, hayata farklı gözlerle bakılabileceğini hissettiren bir yer. Sonuçta 188 milyonluk ülkenin en büyük şehir değilse de 6 milyon nüfusu ile küçük bir şehir değil. Karşılaştırma Türk gezgininin ruhunda vardır; burası temelde İzmir’e benzetilebilir tabii kilometrelerce süren plajlar hariç.

1500’lerde Portekizli’ler tarafından keşfedilen Brezilya tam bir mozaik. Yaklaşık 18 saati yolda geçirip 6 saat de geri aldınız mı 20 milyon çok zengin, 10 milyonu çok fakir, her türlü din ve ırkın bir şekilde temsil edildiği topraklara ulaşıyorsunuz. Kullanılan dil aslında Brezilya Portekizcesi dolayısı ile öğrenmesi öyle kolay değil, ama yardımsever bir halk olunca ingilizce bilmemeleri anlaşmakta sorun olmuyor. Vücut dili çok canlı özellikle başparmak havaya kaldırılarak “tamam” anlamına gelen hareketi sıkça yapabiirsiniz. Bu arada bizim el hareketi dediğimiz hareket orada iyi şans anlamına geliyor.

Eğlence düşkünü Cariocas (yerel halka verilen ad)ların şehir Rio inanılmaz şanslı bir doğa yapısına sahip. Kuru ve ıslak mevsimin olup kışın yaşanmadığı şehir sadece sahilleri değil parkları, gölleri ve dağları ile de süper güzel gözükmekte.
Carioca kültürünün önemli özelliği plajlar, spor ama özellikle futbol, müzik, barbekü . Sabah saatlerinden itibaren sahil boyunca her türlü spor (koşu, yürüyüş, futbol, plaj voleybolu, ayak tenisi, vücut geliştirme, dövüş sanatları, sörf...) her yaşta insan tarafından icra edimekte ve fizikler dikkat çekece kadar sağlıklı. Sahil boyunca çok sayıda futbol ve voleybol sahası var. Ayrıca çok sayıda seyyar satıcıdan her türlü ürünü tedarik edebilirsiniz, her 50 metrede bir de başta bira ve yeşil bir hindistan cevizi suyu olmak üzere çeşitli içecekler ve gene seyyar satıcılardan yiyecek mesela şişe takılıp hazırlanmış karides yiyebilirsiniz. Plaj derken tabii öncelikle daha fazla turistik olan yaklaşık 5 km lik Copacabana, onu takip eden ve gittikçe daha lokalleşen ama daha zengin semtlerin önünde yer alan Arpodar, İpanema, Lebnon, Sao Conrado ve yaklaşık 25 km ileride Barra De Tıjuca. Deniz genelde sabah saatleri dışında dalgalı hatta bazen ciddi güçte dalgalı dolayısı ile okyanus tipi yüzmeyi yani dalganın altından geçip arkasında kalmayı bilmiyorsunuz girmemeniz daha iyi olur.
Şehirde gezilecek yerler neresi derseniz aslında çok kolay denebilir. Teleferikle çıkılan dev granit tepe Sugar Loaf, Corcavado ve Aziz isa heykeli (ki tramway ile veya helikopter turu ile farklı açılardan görebilirsiniz), Jardım de Botanica bahçeleri, Sambodrom ki aslında boşken biraz hayal kırılığı yaratıyor, Maya piramitleri gibi olan Katedral ana görülecek yerler. Bunun dışında hemen Park Arpodardan başlayan sahil şeridin iki paraleli yani Visconde de Piraja caddesi Teşvikiye misali bir cadde özellikle lebnon’a yaklaştıkça. Ayrıca iyi lokantalarda bu yörelerde.
Şehirde başka ne yaparsınız eğer adrenalin meraklısı iseniz Sao Conrado plajına doğru yapacağınız para sailing veya delta uçusu inanılmaz olur. Futbol meraklısı iseniz ve sezonda iseniz mutlaka bir Fluminense veya Flamengo maçına gitmek için hedef 100,000 kişilik Maracana. Hiç yabancılık çekmezsiniz. Türk olduğunuzu söyleyin Zico’dan girip Alex’ten çıkıp dost olmanız işten bile değil. Tabii maçın çok fanatikçe seyredilmesi gerekeceğini tahmin edersiniz...
Peki Samba, Bossa Nova veya diğer Brezilya müzikleri. Belki mevsimsellikde vardır ama açıkcası sokakta yoğun bir müzik ve ritim duyacağınızı söyleyemem. Samba okullarının renkli yarışı Rio Karnavali dışında samba’yı sadece canlı müzik yapan gece kulübü veya folklorik gösteri olan Platoforma’da buluyorsunuz. Ama eğer bir sokak grubu yakaladıysanız bilmeniz gereken tek eser ünlü Brasil şarkısı, sözü önemli değil siz başlatın onlar devam ediyorlar. Gene müzikle ilişkili ama çok nefis bir dövüş sanatı olan Capoeira da iyi icra edildiği zaman çok heyecanla seyredilen bir olay.
Rio özellikle pahalı bir şehir. Real yani Brezilya parası su gibi akıyor. 1 real 1,57-1,66 civarında ama meyva suyu bile en az 1 USD, yemek ise ortalama 20 realden başlıyor. İçecek işi kolay meyva suyu, çeşit çeşit bira özellikle lokal markalar,şarap,ve asıl maddesi Cachaca olan Caipirinha yani bir anlamda Brezilya usulü Mojito en yaygın bulacaklarınız. Yemek Riolular için öncelikle et ve en güzel etleri Chrurascaria larda yiyiyorsunuz. Bu arada Kızılkaya hamburgeri tadını sevenler için Lebnon’da Polis Sucos’u tavsiye ederim.”Por Kilo” denen bir açık büfe var burada tabağınızı dolduruyorsunuz ve ağırlığına göre ödeme yapıyorsunuz. Deniz ürünleri de güzel ama yaygın değil ve çok da ucuz sayılmaz. Bu arada Salgados ismi verilen ve aynen bizim içli köfteye benzeyen hamur işi de çok yaygın ve güzel.Feiojoda yani et ve siyah fasulye karışımı eski bir köle yemeğinden devşirme yemek denebilir. Bu arada uzakdoğu ve italyan yemekleri de şaşırtacak kadar güzel hazırlanıyor ama ilginçtir makarna pahalı satılıyor yani 20 USD karşılığı makarna yemek biraz lüks oluyor. İlginç bir başka durum da ülke bir kahve üreticisi olmasına rağmen kahve çok yaygın değil daha çok espresso şeklinde koyu bir kıvamda içiliyor.
Şehirde gece hayatı İstanbul kadar hareketli gözükmüyor, tavsiye edilen bölgeler Lapa ve İpenema Rio aynı zamanda çok sayıda sineması ile de ünlü. Alışveriş açısından Rio Sul ve Barra Shopping Center yüzlerce dükkandan oluşan merkezler. Tabii en kolay alınan ürünler terlikler, şortlar, Brezilya formaları, el sanatları ürünleri ama bikini daha doğrusu tangalar değil . Brezilya vücut yapısı kesinlikle bizim yapımızla uyuşmuyor. Diğer ilginç bir alım konusu mücevher özellikle meraklısına Brezilya oldukça uygun olanaklar sunuyor .
Şehirden sıkıldınız ve denizin daha durgun olduğu yerleri görmek istiyorsunuz, rotanız Costa Do Sul yan şehrin doğusu. Burada çok sayıda ilginç plaj şehri, ünlü dalış kasabası cabo frio ve bir anlamda Bodrum’a çok benzeyen ve bizim gittiğimiz Buzios sayılabilir.
Peki Rio güvenli bir yer mi? Aslında eskiye göre evet ama halen dikkatli olmakta yarar var. Bu noktada Brezilya’nın diğer gerçeği favela yani diklemesine dağ tepelerinde yükselen ve sayısı Brezilya’da 700 civarında olan devasa gecekondu bölgeleri akla geliyor. Bize verilen bilgi Rio da iki büyük Uyuşturucu çetesinin olduğu ve favelaları bunların yönettiği. Buralarada yaşayan insanların hepsii tabii ki uyuşturucu satıcı değil çoğu gelir seviyesi görece düşük kişiler. Favela ların kendine özgü kuralları var ve hemen yakınlarında zenginlere hiç dokunmadan yaşamlarını sürdürüyorlar. Gerçekten bir kez görülmesi gereken bir durum denebilir ama biz İstanbullular için çok yabancı olduğu da söylenemez. Bu favelalardan gezilmesine izin verilen tek bir tane var o da yaklaşık 300,000 kişini olduğu ve altyapısının sağlanmaış olduğu Rocinha. Buralar da yaşamı iy anlatan filmin Cidade De Deus yani Tanrı’nın Şehri (2002 Oscar adayı imiş)olduğu belirtiliyor.
Eh bütün bunları yaptınız aslında yakalşık 1 hafta geçirdiniz demektir tabii ki Brezilya sadece Rio değil daha bir çok güzellik sunuyor. Ama belki de hiçbiri carioca yaşam tarzı sunmuyor ; Adore Voce Rio...

(Tüm gezi fotoları için bkz Facebook)