25 Ağustos 2008

Minsk

Bazen iş yaşamı da insanı akla gelmeyecek şehirler ile tanıştırıyor. Bunlardan biri de Minsk yani Belarus’un başkenti. Yaklaşık 2,5 saatlik yolculuk ile ulaşılan bu şehir aslında ideal bir turizm rotası olmaya henüz hazır değil ama bir iş şehri olmaya doğru hızla ilerliyor. Belarus aslında tam demokratik bir ülke olmadığı için tanıtımı da çok yapılmıyor. Yaklaşık 10 milyonluk bu ülke aslında savunma açısından şansız bir şekilde Moskova yolu üzerinde bulunduğu için tarih boyunca işgal görmüş ve devamlı ı altyapısı hasara uğramış bir ülke. En yüksek yerinin 150 metre olduğu bir yerde savunma zorken tabii i ticaret de bir o kadar kolay ve gelişmiş.Bir başka özelliği de eski SSCB zamanında savunma sanayinin özellikle elektronik alanında ve nükleer üretimde seçilmiş bir bölge olması. Bu da ülkenin özellikle mühendislikte gelişmesini sağlamış.
Minsk aslında 1000 yıllık tarihe sahip yan oldukça genç bir şehir ve 2.dünya savaşında tamamen hasara uğradığı için gösterişli bir şekilde baştan başa yenilenmiş ve sadece yüzde onu yabancı 2 milyon kişiye ev sahipliği yapıyor.
Bence altyapı ve doğal güzellik açısından süper bir şehir. Yazları kısa sürmesine ve yaklaşık 10 ay yağış almasından dolayı ovalar, ormanlar, göller ve hatta Avrupa’nın en büyük bataklıkları ile çevrilmiş, zaman zaman 4 şeritli ama her zaman geniş yol ağına sahip bir başkent.
Toplam 15 km civarı yürürseniz şehrin tüm önem yerlerini görmüş olursunuz. Başlangıç noktasını devasa tren istasyonu alırsanız Pryvazkzalnaya caddesi üzerinde sizi “Şehrin kapıları” denen yapı karşılıyor. Aslında burası Vilnya meydanı ve zamanında SSCB ile ilk tanıştınız yer olduğu için biraz devasa bir yapı inşa edilmiş. Buradan sola döndüğünüzde en önemli meydan olan Bağımsızlık (Nezalezhnasti)meydanı sizi karşılıyor. Yaklaşık 7 hektar olduğu belirtilen alanın altına çok katlı bir alışveriş merkezi yapılmış. Ayrıca Gvernment House denen dev kompleks, 7-8 metrelik Lenin Heykeli, St Simeon ve St. Helen Kilisesi meydanın önemli yerleri. Buradan başlayan 11 km ve zaman zaman 80 metre genişliğindeki Bağımsızl Caddesi şehrin en önemli yerlerinden. Bu arada Minsk’de devrin önemli isimlerine göre cadde ve meydan isimleri sıkça değişiyormuş. Dolayısı ile aynı cadde daha evvel Stalin ve Lenin caddesi olarak bilinirmiş.
Bu cadde üzerinden değişik binalar ilgi çekici ama genelde en önemlilerinden biri KGB binası. Hemen yanında ise İç İşleri Bakanlığı binası var.Bu arada Belarus kökenli Felix Dzerhinsky de KGB nin bir kolunun kurucusu ve devrin önemli adamlarından olduğu için onundan görülebilen bir heykeli var. Devam edersek meşhur devlet mağazası GUM geliyor. Yaklaşık 60 sene evvel açıldığında alışveriş oranı o kadar yüksekmiş ki paralar çuvallara konup kasaları yanında tutulurmuş. Şimdi ki görüntü tabii bundan çok uzak. Bu arada güvenlik açısından bu şehirde hiç çekinmeyin, kolay kolay olay çıkamayacağı kadar çok devlet ve polis kontrolünde hatta izlendiğinizi anlamıyorsunuz ama temelde sizinle ilgili tüm kayıtların takip edildiğine emn olun. Bu arada tabii rüşvet burada da zaman zaman gerekli ama dikkatli olmak lazım çünkü yabancılara hele Rusça bilmeyenlere pek güvenmiyorlar. Bu şehirde güvenli olmayan konular arasında taksi pazarlıkları ve eğer kalabalık gittiyseniz yemek ya da barlarda çaktırmadan hesaba eklenen maddeler yer alıyor. Genelde kısa bir bağrış çağrı sonucu gereken düzeltmeler yapılıyor.
GUM dan sonra fast food ağırlıklı ve gençlerin tercih ettiği bir bölüm var. Devamından Ekim Meydanı denen (Kastrychnitskaya) alandan bulunan bir taş Belarustaki tüm yolların başlangıç noktası kabul ediliyor.Burada aynı zamanda Cumhuriyet sarayı denen 4000 kişiyi ağırlayacak kapasitede bir kompleks var. Şehrin diğer ilginç yeri Nyamiga denen biraz daha modern ve dev bir alışveriş merkezinin olduğu yer.
Şehrin eğlence merkezi diyebileceğimiz yer Pobeditelei caddesi ve Traetskaye mahallesi ama eğlence derken gözünüzde çok şey canlanması, bir iki gazino, müzik veya gece kulübüa, bir spor kompleksi ve içindeki bar , çevrede mütevazı bir kaç bar daha temelde ana eğlence yerleri. Burada gençler arasından arabalarının yanından ellerinde bira ile oturup sohbet etme alışkanlığı daha yaygın. Bölge görüntü olarak bence şehrin en güze yeri.Nehir kıyısında manzaralı evler ve park ile oluşmuş bir kompleks. Ev kiraları 2 odalı bir yer için aylık Usd 1,200-1,500 mertebesinde.
Bu alanda yer alan Isle of Tears denen küçük adada vatanı dışında ölen askerler için yapılmış bir anıt var. Daha ilginci yöre evlenenlerin adak adadığı bir yer tabii kendi kültürlerine uygun. Hemen adanın karşısındaki nikah salonundan evlenen çiftler buraya gelip demir parmaklıklara bir asma kilit takıyorlar. Bunun dışında tekne gezileri de yaygın bir yaz eğlencesi. Gene burada bir adak geleneği var, köprünün altından geçerken dilek tutarsan gerçekleşeceğine inanılıyormuş.
Şehrin son önemli merkezi de Zafer Meydanı (Peramoga )Bu çevrenin tarihte önemli konukları olmuş,mesela Lee harvey Oswald. Oswald 3 sene burada yaşayıp evlendikten sonra ABD ye dönüp 1963 te Kennedy suikastı zanlısı olarak tutuklanmıştı. Tabii böyle birinin soğuk savaş devrinde Rusya’da yaşayıp gelmiş olması şüphe uyandırıcı olmuş ki ilişkiler çok gerilmiş. Tabi R uslar adamın tüm 3 senesinin konuşmaları dahil kayıtlarını Amerikalılara teslim edene kadar. Bu cadde evler 250,00-500,000 USD arasında el değiştirmeye başlamış durumda. Genel olarak inanılmaz araziler olmasına rağmen altyapı yetersizliğinden dolayı şehirleşme belirli noktalarda olduğu için inşaat ve arazi fiyatları bizdeki gibi devamlı artmakta ve hatta resmi maaşlar kıyasladığımızda alınması imkansız yakın. Ama burada da tezgah altı piyasaları ve gri ekonomi oldukça yaygın, bu da para aklanması için gayrimenkul yatırımını mecbur kılıyor.
Bunun dışından çok sayıda park, kapalı sirk binalar ve müzelerde şehrin diğer güzellikleri arasında. Ulaşım olanağı çok ve ucuz bu açıdan her yere gitmek oldukça kolay.
Minsk’de İtalyan restoranları çok yaygın ve oldukça başarılı. Falcone, Belle rosa, Parmigianni, Fontane bunlardan sadece bir kaçı. Normal bir yemek 7-10 usd iken bu lokantalarda adama başı USD 50 e üstünü göze almanız lazım. Şehir genelde istanbul fiyatları civarında bir yaşam sunuyor. En önemli sorun İngilizcenin hiç ya da çok az konuşulması, bu açıdan bir tanıdık yoksa bir pratik Rusça sözlük hayat kurtarıcı. Bunun dışında eğitim ülkede çok ucuz e yaygın dolayısı ile konuştuğunuz herhangi bir çalışan 2-3 farklı üniversite eğitimi almış olabiliyor. Spor çok yaygın, hatta Başkan seviyor diye suni kardan yapılmış kayak merkezleri var. Bağlantı yoları süper, şehirler arası gezmek kolay. Çoğunlukla ortaçağdan kalmış çok sayıda eser var şehir merkezi dışında. Kışın tahmin edeceğiniz gibi soğuk ama Ukrayna gibi dondurucu değilmiş. Kısacası önümüzdeki yıllarda iş veya gezi için tercih edeceğiniz bir rota olacağı kesin özellikle AB ile ilişkileri biraz daha geliştirebilirlerse.