13 Ocak 2014

“NE BEKLEYECEĞİNİZİ BİLEMEYECEĞİNİZ BİR ŞEHİR SEUL”

2000 seneyi geçmeyen bir tarihi olan Seul kendi başına 12 milyon ve çevresindeki 2 orta büyüklükteki şehir ile yaklaşık 25 milyon kişiye ev sahipliğe yapan ve bu özelliği ile dünyanın sayılı büyük şehirlerinden biri. Yaklaşık 9-10 saatlik direk uçuşla varacağınız Incheon hava limanı yılda 50 milyon kişiye ev sahipliği yapan, içinde Golf alanı, spa ve kumarhane olan ama akşam saat 22 dedin mi kepenkleri kapatan devasa bir havalimanı. Oradan Seul’e de yaklaşık 40 km ama genelde en az 60 dk yol var. Türkiye ile tarihinde ortak paydaşları olan Kore halkının en azından Seul bölümü sadece 250,000 expat yaşamasından mütevellit de olabilir gene de en sıcak bizimle anlaşıyor gözüküyorlar. Çok matematiksel bir lisanları nam-diğer hangeul olmasına rağmen, ingilizce konuşanı iyi konuşuyor. Konuşamayanı ise elindeki akıllı telefondan hemen çeviri yaparak yardımcı oluyor. Bu özellikleri inanılmaz.Zaten yerel insanları tandıkça çok daha çalışkan daha az fırsatçı olmaları dışında ortak özellikler çoğalıyor. Han nehri şehiri ortadan ikiye ayırıyor ve üzerindeki köprülerde aynen bizim Boğaz köprüleri gibi devamlı dolu. Zaten şehirde devamlı sıkı bir trafik var. Eski şehire güney, yeni şehire ise kuzey kısmı deniyor. Aralarında net fark belli oluyor zaten. Kore savaşından sonra muhteşem büyüme gösteren şehir belki de teknolojinin kalbi sayılacak nitelikte bir yer. Samsung, LG, SK, Hyundai, KIA gibi devlerin merkezi ve gene fiber altyapısı ile dünyanın en hızlı internet erişimine ve internet penetrasyonuna sahip. Ülkenin ekonomisinin beşte biri burada üretiliyor. Öte yandan dünyanın en uzun metro şebekesi de burada. 1988 Yaz Olimpiyatları ve 2002 FIFA Dünya kupası ki bizim için önemli bir kupa idi burada oynanmış. Ayrıca şehirde çok sayıda konferans oluyor tabii. Bu devasa şehir 25 tane bizdeki ilçe gibi Gu ve onun altında 500’den fazla dong isimli yapı ile yönetilebiliyor. Aslında şehir bir mimari güzellik taşımıyor bence daha çok fonksiyonel tasarlanmış bir şehir. Bu da kültürden geliyor; çok küçük yaştan beri matematiksel ve analitik düşünce üzerine yetiştirilen bir kültür. Çocuklar için oyuncak bulamayacağınız şaşırtıcı bir yer. Çok çalışma nedenlerinin başlıcası ülkede petrol, maden gibi hiçbir doğal kaynak olmamasından dolayı küçüklükten beri en büyük değerlerinin insan olduğuna inanarak yetişiyor olmaları. En büyük değer insan demek her birinin çok sıkı eğitimden geçmesi ve çok çalışması demek. Tarihsel olarak çok güçlü komşuları ve düşmanları var. Çin ve Japonya ile rekabet ettikleri bir bölgede olduklarını düşünerek ve kaynakları olmadığından, çok iyi eğitim almanın önemine ve çok fazla çalışarak mücadele etmeye inanıyorlar. Bu da oyuncak gibi bir doğal çocukluk unsurundan feragatı gerektiriyor. Aynı şekilde şehiri gezerken kitap, rehber, harita, kitapçı bulmak da zor ama her yerde inanılmaz renkli ekranlar, akıllı telefonlar, tabletler ve çoğunluk bedava internet bulabilirsiniz. Taksi için beşer şeritli olmalarına rağmen trafik, metro için anlaması zaman alan bir altyapısı olan şehirde yürümek de aslında çok zor değil tabii kışın eksi 10 yazın artı 35 dereceler sizi rahatsız etmez ise. Bir turist olarak göremeniz gerekenler listesi arasında yeşilliğin bol ama hava kirliliğinde çok olduğu şehirde Namsan park, dünyanın en büyük kapalı eğlence merkezlerinden Lotte world, Olympic Park, Cheonggyecheon, Ulusal Müze, Gangnam Caddesi ve meydanı, Gyeongbokgung Sarayı, COEX alışveriş merkezi, Namdaemun (South Great Gate) ve Dongdaemun (East Great Gate) tahta tarihi kapılar ve yakınlarındaki aynı isimli alışveriş merkezleri. Benim izlenimim bunun dışında çok kasmaya da gerek yok. Kore'nin en popüler turistik yeri Jeju Island. Japonlar tracking ve golf için çok geliyorlarmış. Busan da yazlık mekanı bir şekil izmir gibi denebilir. Çok çalışmanın ve geleneksel bir aile kültürünün egemen olduğu Seul’de yemek içmekde müşkülpesentler için bile çok sorun değil. Bazıları pek anlamlı olmasa da çok sayıda deniz ürünü , sebze, dim sumlar güzel tatlılar, çaylar ve kahveler her yerde bulunabiliyor. Genelde sağlığına düşün olan Koreliler küçük porsiyonlar ile yiyorlar fakat özellikle sarımsağa olan düşkünlükleri biraz kokulu ortamlar yaratıyor. Bu arada chopstickler metal den yapılmış oluyor genelde. Popüler yeme içme caddeleri arasında Yeoksam-Dong, Myong Dong (Lotte'nin olduğu yer), Insadong, Garosu Gil / Sinsa-dong, Samcheong-dong var. Ama favori akşam yemeği ocakbaşı tadında yenen, makasla kesilen ince etlerle yapılan barbeküler. Yanında bira ve lokal içkiler ve değişik mezeler yer alıyor. Bu arada Korelileri hızlıca içip sarhoş olma konusunda fena değiiler. Yerel içkiler SOJU biraz shot tadında içilen hoş bir içki. Bira da çok yaygın. İçki konusunda farklı bir özellikleri çok fazla karıştırmayı seviyorlar. Soju ve Bira karışımı çok popüler ve tek sefer de shot olarak içiliyor. Su bardağının yarısının dolu olduğu Soju-Bira ya bombshot deniyor. Bunu karıştırıp köpük yaratıp köpüklü bombshot da yapıyorlar. Soju-Viski, Bira-viski gibi karışımlar da mevcut. Eğlence kültüründe, bir akşamda ne kadar çok yere gidildiği çok değerli. Her birine round diyorlar. Dün gece 4 round yaptım demek, yemek dahil 4 farklı mekanda içki içtim demek anlamına geliyor. Üstüne de bir karaoke (noraebang deniyor bu tip yerlere) patlatıyorlar ki tam bizim kafa. Yanlız yabancıların yerel halkla iş dışında o kadar hızla kaynaşmaları biraz zor. Kültürde eğilerek teşekkür etmek çok önemli, bu arada şerefe de “Kombe” demek. Bu arada ilginç içki adetleri var, şerefe işi çok yüksek sesl neredeyse kavga tonunda yapılması yadırganmıyor. Onun dışında zaten sessiz bir millet. Ama aldanmayın erkeklerin büyük çoğunluğu Tekwando biliyor ve %10 civarı siyah kuşak imiş. Halk genelde haftasonları kendini doğa sporlarına veriyor. Yakınındaki Bukhan dağı milli parkları ile ünlü. Hayatta hernhangi bir şehirde görebildiğim en çok doğa sporları dükkanına sahip şehir. Ben en az 20 tanesine girdim, çeşit ve fiyatlar inanılmazdı. Kültürün ilginç bir parçası estetik ameliyat. Neredeyse bakkal dükkanı kadar çok estetikçi. Özellikle bayanlar göz, burun ve cilt operasyonları yaptırıyorlarmış. Yaklaşık bayanların yüzde otuzu bu çeşit bir operasyon geçiriyor. Cilti beyazlatmak bayağı moda ve genelde güneş ışınları pek de sevilmiyor halk arasında.Hatta Japonya ve Çin den de bayağı bir turist çekiyor bu alanda şehir. Perakende olarak da çok sayıda yerel ve iddialı kozmetik ürünleri mevcut. Gene benzer şekilde şifalı çaylar, yemekler ve tabii meşhır Kore Kırmızı Zencefil çay ve hapları sıkça rastlayabileceğiniz ürünler. Seramik, folklorik müzik ve dans gelişmiş sanatlar arasında. Spor da ise Tekwondo sadece milli spor değil aynı zamanda şehir dünyanın bu konudaki merkezi. İlginç şekilde beyzbolda çok sevilen bir spor. Bu arada Go oyunu Baduk ismi ile çok popüler. Diğer önemli özellik ise Kore’nin dünya mobil ve internet oyunlarının merkezi sayılması. Değişik gelenekler arasında çoraplar var. Özellikle ev ziyaretlerinde önemli imiş. Koreli bayanlar genelde kısa etekler giyiyorlar ve el ele tutuşarak gezmek de çok yadırganan bir konu değil. Hediye etmeyeceğiniz şeyler arasında gül var çünkü cenaze çiçeği. Garip ama bahşiş de çok sevilen bir adet değil. Diğer gariplikler arasında modern bina ve otellerde elektronik ve karmaşık tuvaletler olması. Çözmek biraz zaman alıyor. Açık tuvaletler ise her boya uygun olsun diye acayip uzun. Bir USD 1000 Won ediyor ve sadece 3 tip kağıt, 3 tip madeni para var, dolayısı ile yanınızda bayağı kağıt taşıyorsunuz. Kredi kartları elektronik imzalı şekilde çalışıyor. Şehir İstanbul mertebesinde ucuz veya pahalı ama elektronikler çok da ucuz değiller. Bence şehir mutlaka gidilmesi gereken bir yer.