8 Haziran 2004

AVRUPA’NIN KÜLTÜR BAŞKENTİNDE 3 GÜN



Viyana hiç tartışmasız Avrupa’nın sanat açısından en önemli merkezi ama eğer sanat yönünüz çok kuvvetli değilse bile bu güzel şehirde geçireceğiniz kısıtlı zamanda göreceğiniz çok şey var.

Bu yazıda sabahtan akşama kadar sanatla yaşayan bir şehirde plansız gezmek isteyen bir turistik bakış açısı bulacaksınız.

Her şeyden önce Viyana ve Avusturya tarihine bir bakalım;Bugünkü Avusturya’nın sınır komşuları Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Slovenya, İsvçre ve Almanya’dır. Bu kadar farklı yapıdaki ülkeye transit geçiş noktası olan Viyana ve Avusturya tarihi Taş çağına kadar dayansa da, Kutsal roma imparatorluğu zamanında Babensberg Düklerine verilmesi ile ilk önemli şehirleşme hareketini başladığını söyleyebiliriz.

13.yy’da Habsburgların eline geçen 16 yy’da Osmanlılar tarafından devamlı tehdit edilse de ayakta durmuş ve 1683’te Osmanlıların nihai yenilgiye uğraması ile yıldızı parlamaya başlamıştır. 17 yy’dan itibaren bir Kültür ve Sanat merkezi olmaya başlayan Viyana önce Barok Mimari daha sonra da Klasik Müzik alanında gelişme gösterirken 19 yy’da arka arkaya önce Napolyon tarafından işgal sonra da ekonomik buhran ve 1848 ihtilali ile sarsılmıştır.

Ekonomik kökenli göçler ile büyüyen şehir “Yüzyıl Dönümü” tabir edilen entelektüel gelişimleri ile de anılmaya başlandı. Birinci dünya savaı sonrasında 1918’de Habsburg imparatorluğunu sona ermesi ile 50 milyonluk imparatorluk yerine 7 milyonluk bir devlet doğdu. Hitler’in 1938’de Avusturya’yı ilhak etmesi ve 2.Dünya savaşı ve şehrin müttefiklerce paylaşılarak yönetildiği 45-55 dönemi sonrasında 1955’te Avusturya Cumhuriyeti ilan edilmesi ile Viyana tekrar hareketlenmeye başladı.

1995’de Avrupa Birliğine giren Viyana bugün yaklaşık 2 milyonluk bir nüfusa sahiptir.

Sanat tarihi açısından Viyana, Barok ve Rokoko Mimari ( aralarında Belvedere Sarayları, Kış Binicilik Okulu, Schönbrunn sarayları sayılabilir.) Klasik Müzik Sanatçıları (Gluck, Haydn, Viyano Flarmoni Orkestrası), Uygulamalı sanatlar ( Burggarten, Biedermeier Evleri, Hundertwasserhaus), Yüzyıl Dönümü tabir edilen 20.yy sanatçı ve düşünürleri ( Freud, Gustav Klimt, Otto Wagner, Adolf Loos) ile dünya kültür tarihinde yerini almıştır.

Viyana’da 3-5 gün arası kalacak bir kişinin seçenekleri neler olabilir? Her şeyden önce Viyana’nın kalbi Stephansdom Katedrali ve meydanı, Schönbrunn ve Belvedere sarayları, Opera Binası, Burgtheater Kış Binicilik Okul ve özellikle eğitimli atların sabah antremanları, Hoff burg, yiyecek ve eski eşyaların satıldığı Naschmarkt, hemen yanında Otto Wagner Evleri Sigmund Freud Müzesi, Uygulamalı Sanatlar Müzesi, Güzel Sanatlar Akademisi, Kent Tarihi Müzesi, Albertina Müzesi, Haydn Müzesi, Mozart’ın bir süre yaşadığı Figarohaus , altın kubbesi ile Sezession Binası görebileceğiniz önemli yerler.

Biraz farklı Viyana görmek isteyenler için çok geniş bir lunapark olan ve 2 yüzyıllık tarihi olan Prater, değişik mimarisi ile Hundertwasserhaus evleri, nefis nehir manzarası ve eğlence yerleri ile Donau Insel, modern yerleşim merkezi ile UNO City, Tuna parkı ve gözlem kulesi değişik seçenekler sunar.

Eğer şehirden biraz uzaklaşma isterseniz iki ilginç önerim olabilir. Biri Grinzig; Viyana Kuşatmaları sırasında Türkler ve daha sonra da Napolyon tarafından yıkılmış olan bu yer Viyana’nın en ünlü Heuriger- yani kendi sarabını üreten restoranlar- köyüdür. Mevsiminde bağbozumu seyretmek veya akşamları saat yediden sonra müzik eşliğinde açık büfe ve nefis şaraplar ile vakit geçirmek isteyebileceğiniz bu mekan gündüzleri de Polonezköye’e benzeyen bir hava taşımakta.

Eğer Viyana’ya uzaktan bakıp panaromik bir görüş elde etmek isterseniz 500 metre yüksekliğindeki Kahlenberg- aynı zamanda Beethoven’in yazlarını geçirdiği yer olarak da bilinir ve bir anıt bulunur- size doyumsuz bir manzara sunabilir.

Bütün bu yerleri gezmekten yorulduysanız sıra geldi Viyana yaşam kültürünün önemli bir parçası olan yeme-içmeye. Viyana kültüründe klasik 3 öğünün yanı sıra öğle öncesi hafif yemek anlamına “Gabelfrühstück” ve her şeyden önemlisi akşamüstü beş çayına benzer “Jause” bulunmaktadır. Standart ve hafif yemekler için “Beisl” denen ahşap zemin, sade tasarım ve basit menülü çeşitleri olan yerler bulunmaktadır. “Wirsthauser” veya “Gasthauser “denen biraz daha sofistike lokantalar, basit yemekler/alkollü içeceklerin yanısıra kahve ve pastaları ile ünlü Konditorei’ler , Cafeler ve kendi ürettikleri şarapları ile Heurige’ler Viyana yaşantısının önemli merkezleridir.

Yemeklerde tabii ilk seçenek Schnitzel ve Gulaş olmalıdır. Bunun yanısıra çeşitli sosisler, hamur işleri ve sandöviçler, sıcak etlerden oluşan köy tabağı Bauernschmus, Tafelspitz, ringa balığından Heringsalat denenmesi gereken yemeklerden. Yemeklere eşlik etmek için özellikle Gürner Veltliner, Blaufrankrich gibi şaraplar, Kaiser, Gosser ve Edelweiss tercih edilebilir.

Tatlılar tarafından meşhur Sachertorte, Elmalı Pay, Avusturya usulü krepler olan Palatschinken, Dobostorte, Linzertorte ve dondurmalar sayılabilir. Yanında meşhur viyana kahveleri Brauner, Melange, Einspanner, Maria Theresa olursa tadı daha da nefis olacaktır. Nerede mi içilir; Landtmann, Central, tarih boyunca hiç değişmemiş gibi olan Hawelka, Mozart’ın eserlerini çaldığı Frauenhuber, Demel, Hotel Sacher en ilgi çekici mekanlardan. Dondurmacı da Tichy tek seçenek.

Gelişmiş metro ve tramvay/otobüs seçenekleri istemeyen ve yemek üstü alışveriş amaçlı yürüyüş yapmak isteyenlerin tercihi Graben, Kohlmarkt, Kartnerstrasse, Mariahilferstrasse olmalı derim. Özellikle alınması gereken ürünler arasından çukulata-tabii ki Salzburger Mozartkugeln- şarap, kahve, cam eşyalar, kitap yer alabilir.

Müzikal ve konser seçenekleri için gerek açık ofislerden gerekse online bilet temini mümkün ama talepten dolayı çok önceden başvurmak gerekiyor.

İlkbahar ayları Viyan’nın en güzel zamanları olsa gerek ama gitmek isteyenler için dikkat otellerde yer bulmak gerçekten oldukça zor.

Avrupa’nın bu muhteşem şehrini görmek isteyenler için “Gute Reise” diyelim.

Hiç yorum yok: