10 Haziran 2006

KAZ DAĞLARI

Gezi yazılarımı takip eden arkadaşlarımdan neden Türkiye ile ilgili yazıları yazmadığımı soran çok oldu. Aslında en önemli sebebi Türkiye hakkında çok sayıda yazıya, dergi ekine, web sitesine ulaşma imkanı olması ve farklı bir üslupla bir şeylerin sunmanın zorluğu. Ama belki tek bir bölgeyi, güzelliklerini ben de paylaşmak isterim.

Yaklaşık sekiz seneden biri yaz-kış farketmeden yılda bir olsun mutlaka gittiğim bir yer varsa o da Kaz dağları ya da benim Kaz Dağlarım. Eski adıyla İDA aslında Biga yarımadası da tabir edilen geniş bir bölge. Benim bu bölgede favor rotam Ayvacık, Assos, Küçükuyu üçgeninde denebilir yani İda’nın denize bakan yüzü.

Eskiden beri arada bir Akçay yöresine gitmişliğim vardır. Genelde bu yöre çoğunlukla istanbul’da yaşayan ama toprak sahibi insanlar ile Almanya’dan yatırıma gelmiş gurbetçilerimiz arasında paylaşılmış bir yer izlenimi vermekteydi 90’lu yıllarda. Ama modern bir yaşam anlayışı, doğa güzelliği ve sıkışık yaz trafiğinden anlaşılan mevsimsellliği ile daha çok bir yaz seçimi şeklinde idi. Dönemin popüler güzergahı da tabii Susurluk-Balıkesir-Edremit yolu idi.

1999’da ilk defa Assos’sa gitme şansım oldu. M.Ö den beri önemli bir liman işlevi gören ve aslında zamanında çevresi kilometrelerce surla çevrili bu kasaba aynı zamanda Aristo’nun sevgilisi uğruna okul kurup felsefe öğrettiği bir yer olarak da anılır. Bugün sayıları aslında onu geçmeyen otelleri, sahil lokantaları, dondurmacıları, tekne de kiralayabileceğiniz marinası ile coğrafi açıdan fazla büyüme şansı da olmayan bu güzel kasaba halen temiz bir deniz ve eğlenceli de bir gece hayatı sunmaktadır. Mevsiminde oldukça kalabalık, araba parketmeninde bir hayli zor olduğı Assos’un zaman içerisinde önemini biraz kaybetmekte gibi algılamaktayım.

İlerleyen yıllarda güzergah değişikliklerinin yanısıra yeni bir kavram ile “butik hotel” ile tanışmamda gene bu topraklarda oldu. 2000’den sonra yeni seçtiğimiz güzergah İstanbul-Tekirdağ-Çanakkale üzerinden yaklaşık 400 kilometrelik bir yol idi. Hatta yolda vakit ayırıp Saros, Gelibolu Milli Parkı,Anzak koyu, Müze, Truva şehri gibi tarihsel ve doğal güzellikleri de keşfetme şansımız oldu. Hatta yeteri kadar vakit olduğunda 1-2 günlük Bozcaada turunu mutlaka yapmak ister olduk.

Aama asıl keşfimiz Yenikapı-Bandırma feribotundan inip Biga yönüne gitmemiz ile oldu. Bu şekilde toplamı 225 km olan Türkiyenin seyir açısından hem araba hem motorsiklet için en zevkli rotalarından birini tanımış olduk. Biga-Çan-Bayramiç-Ezine güzergahı yeşillikleri ile sizi büyüleyecek bir yol. Ezine’den sonra normal devlet yoluna bağlanıyorsunuz. Assos için Ayvacık’dan saparken Küçükkuyu için devam ediyorsunuz. Bu arada uçakla gelemk isteyenler için Edremit havalimanı da bir alternatif. Taksi ile 60 milyona Küçükkuyu ya gelmek mümkün imiş.

İstanbul’dan ya da diğer büyük şehirlerden yerleşim için gelen yetişmiş bir grubun ilk nüvelerini oluşturduğu ve yan iş olarak başlattığı küçük otel kavramı, Nişanyan çiftinin kitabı ve çalışmaları ile gittikçe önem kazandı ve özellikle bu bölgede çok sayıda örneği oluştu. Eski Çetmi şimdiki Yeşilyurt köyü, Zeus altarına yakın olan Adatepe, daha ileride Çamlıbel, Narlı köylerinde çok başarılı Küçük oteller yer almaktadır. Sayıları gittikçe artan bu otellere şimdilerde sahil kesiminde de eklenmeler olmuş. Bazıları hemen denize nazır odaları ve daha düşük fiyatları da oldukça rekabetçi olabililecek durumdalar.

Eğer rotanızı yazın buraya çevirmişseniz ana seçenekleriniz özellikle Küçükkuyu-Assos arasındaki sahil şeridinde denize girmek ve seçeceğiniz değişik noktalarda güzelim zeytinyağlarla ve otlarla hazırlanmış mezeleri ve deniz ürünleri yemek olmalı. Ama diğer mevsimlerde yöre hem turistik hem sportif gezintiler açısından çok olanak sunmaktadır.

Benim favori yerim şu an Yeşilyurt köyü; Çetmi Han, Öngen, Manici Kasrı hepsi çok başarılı tesisler. Yeni açılan Yol Konağı ve Sahaf’ta kalmadım onlarında en az diğerleri kadar başarılı oldukları tahmin ederim. Buradan denize ulaşmak bir kaç kilometre alsada gerek köyün küçüklüğü gerekse tepeye çıkıldıkça artan manzarası gerçekten çok başarılı.
Küçükkuyu-Assos arasında çok sayıda konaklanacak ya da sadece denize girilecek tesisler var. Manici beach, Kabile, Dedeoğlu, Eden Otelleri, Yahya’nın yeri nam-ı diğer Sarmaşık, Carlos’un yeri, Kadırga koyu ve daha bir çok yerde hem serin ve temiz bir deniz hem konukseverlikle sunulan çok güzel yemekler bulacaksınız. Eğer tarihe meraklı iseniz Assosdan ileriye yapacağınız turda zamanın muhteşem şehir Alexanderia Troas’ı, Babakale fenerini, Gülpınar köyündeki Apollon tapınağını gezebilir tekrar Ezine yoluna bağlanıp Türkiye’nin en güzel peynirlerini imlatçılarından alabilirsiniz.

Küçükkuyu’dan Akçay tarafında giderseniz sahil kesiminde çok sayıda standart otel, restoran ve sol yanda çok sayıda ev görmeye başlarsınız. Ama yaz dışında bu rota sizi birbirinden güzel yerlere götürecektir. Zeus Altarı, Adatepe köyü, Hasanboğuldu /Sutüven şelalesi, Çamlıbel köyü, trekking içinde ilginç olabilecek Pınarbaşı vadisi,Tahtakuşlar köyü ve Etnografya Müzesi, yaklaşık 27 km yürünerek ulaşılan Sarıkız zirvesi (Burada Ağustos sonunda anma törenleri yapıldığını belirtmişlerdi), rehbersiz zorlanılan Şahintepe kanyonu (Şahinderesi manzaralı restoranlarından farklıdır şaşırmayın, orası da kahvaltı ve yemek için gzüel bir seçenek), gene ayağına çabuk yürüyüşçüler için Yeşilyurt köyünden Çanakkale asflatına giden 4-5 kmlik Eski Roma Yolu ilginç yerler arasında. Ayrıca özel izinle yaklaşık 1774 metrelik zirveye giden çeşitli günübirlik ve konaklamalı trekking turları, off-road turlar ve av turları da seçenekler arasında.Çamlıbel köyünde İdaköy Çiftlik evini işleten Sema-iskender Azatoğlu tarafından yayınlanan Kazdağı rehberi bölgeyi tanıtan oldukça başarılı bir eser. Butik otellerin fiyatı 2 kişilik ve çoğunlukla yarım pansiyon fiyatları mevsiminde 50-250 YTL arasında değişmekte. Yaklaşık 50 YTL ile çok güzel bir ara öğün yapmak mümkün. Başta zeytin ve her türlü ondan elde edilen ürün olmak üzere, otlar, el sanatları, meyve-sebze, bal ve ev yapımı reçeller, kilimler bölgeden alnacak ürünler. Kışın gidecekler için yol bol yağışlı hatta karlı olabilir.

Bu arada alternatif eğlenceler arayanlar için Çetmi köyünden yapılan 10-15 km süren ATV turları dailginç olabilir.

Ola ki vaktiniz var; Küçükkuyu'dan yaklaşık 90 km veya 1,5 saat mesafede Ayvalık sizi bekliyor. Ayvalık'a girdiğinizde soldan devam ederseniz meşhur şeytan Sofrası veya Sarımsaklı plajına ulaşabilirsiniz. Sağdan devam ederseniz Ali Bey adası veya nam-ı diğer Cunda adasına gelebilirsiniz. Burası eski Rum evlerinden kalan kalınıtlar, onların üzerine inşa edilmiş şirin restoranlar ve vilları ile bir Akdeniz adası havasında. Denizin üzerinden Lale adasına bağlayan yolun devamı Türkiye'nin ilk boğaz köprüsü diye tanıtılan küçük bir köprüden geçerek sizi aslında yarımada olan bu şirin yere bağlıyor. Dökük bir değirmeni gördüğünüzde sağdan yol sizi güzel plajlara soldan ise ilçe merkezine götürür. İlçe merkezinden mutlaka tavsiye edeceğimiz tabii ki güzel deniz ürünleri sunan lokantalar ya da en kötüsünden Ayvalık tostunun orjinali, Bay Nihat'ın yerinde mutlaka dondurmalı sakızlı muhallebi, biraz ilerde Zeytinli Kahve'de Dibek Kahvesi olacaktır. Gittiğinize değer bir rota olacağı kesin.

1999’dan beri bölge gözle görülür şekilde değişmekte ama halen bir Bodrum / Kuşadası ve Çeşme’nin yaşadığı plansızlığı ve mimari açıdan çirkinleşmeyi yaşamıyor. İnanışım önümüzdeki senelerde özellikle ekolojik turizm merkezi olarak buranın öneminin artacağı. Bu açıdan şimdiden yöreyi tanımakta yarar var belki gelecekte yüzyıllardır bize sunduğu güzellikleri görmekte zorlanabiliriz. Yolunuz açık olsun.

Hiç yorum yok: